Oyun İncelemeleri
  The GodFather II(2)
 

 

The GodFather II(2)
18/05/2009


 
 
 
 
Künye
 
Platform:
 
PC
Tür:
 
Action
Multiplayer:
 Var
Yayıncı:
 
Electronic Arts
Yapımcı:
 
Electronic Arts
Çıkış Tarihi:
 09/04/2009

Min. Sistem:
Windows XP / Vista, Pentium 4 2.8 Ghz ve eşdeğeri, 1 GB RAM, ATI Radeon x1600 / nVidia GeForce 6800 ve üzeri, 8 GB HDD Alanı
 
 
 
 
 
The Godfather Mario Puzo'nun en iyi eserlerinden biridir. Aynı şekilde Francis Ford Coppola tarafından çekilen filmi ise, kitabın başarısını en iyi şekilde beyaz perdeye yansıtmış az örneklerden birisidir. Genelde sanat dünyasında şöyle bir terim vardır. Kitapların film uyarlaması iyi olmaz derler. Gerçi biz bunu filmlerin oyun uyarlaması iyi olmaz diye kullanıyoruz. İşte The Godfather filmi bu sözü yalancı çıkartan çok az uyarlamadan biriydi. Anlaşılan filmde kazanan oyun uyarlamasında kaybediyor çünkü birkaç yıl önce çıkan The Godfather oyunu, beklentileri gökyüzüne ulaştırıp sonra çok hızlı bir düşüş yaşanmasını sağlamıştı. Ne yazık ki o düşüşün şokundan hala çıkmayan insanlar bile var. İlk oyun aslında iki bölüm olarak incelenebilir. Birinci bölüm film ile paralel giden ve sanki o dünyanın içindeymişiz gibi bizi hissettiren kısmı ki bu yaklaşık 6-7 saatlik ana hikaye oluyordu. Bir de bundan sonra süre gelen ve sürekli aynı şeyleri tekrarlatan oyunu sulandıran ikinci kısım. EA bir servet harcayıp filmle ilgili sayısız lisansı satın almıştı. Bunlar içerisinde filmden görüntüler, müzikler, mekanlar, oyunların yüzleri ve bazılarının sesleri bile vardı. Özellikle sinema dünyasının unutulmaz ismi Marlon Brando'nun Don Vito Corleone'yi seslendirmeyi kabul etmesi nedeniyle, The Godfather Game dünya medyasında en çok konuşulan oyunlardan birisi olmuştu. Oyun yapılırken, yavaş yavaş gelen görüntüler ve haberler herkesin iştahını kabarttı. Ancak Marlon Brando'nun oyunun yapım aşaması sırasında hayatını kaybetmesi, hem üzüntüye hem de endişelere yol açmıştı. Acaba seslendirmesi gereken her sahne bitmiş miydi? Onu son kez sanal da olsa doğru düzgün görebilecek miydik? Bunun üzerine EA'den gelen açıklama Brando'nun seslendirmesinin çoğunu yaptığı, yapmadıklarını ise profesyonel kişiler tarafından en uygun şekilde yapılacağıydı. Farkı anlamayacağımız vaadi verilmişti. Ama ne yazık ki olay böyle olmadı, olayın belirli bir yerinden sonra Vito Corleone'nin sesi alt yazı dışında anlaşılmaz bir haldeydi. Oyun piyasaya sürüldü. Herkes büyük bir merakla oynamaya başladı. Müthiş detaylı bir karakter yaratma ekranıyla mest olduk. Klasik Godfather ana teması eşliğinde gelen çakmak sesi ile iyice kanımız kaynadı. Giriş videosundaki olaylar ise bizi iyice coşturmuştu. İlk oyunda çocukken, babası gözlerinin önünde öldürülen ve kendisi de son anda Don Vito Corleone tarafından, Aldo Trapani'yi canlandırıyorduk. Karakterimiz yeterince büyüyünce, Vito Corleone'nin sözünü dinleyip babasının intikamını almak için "Aile" yaşantısına giriyordu. Ufak işlerle başladığımız oyunda yavaş yavaş Don of New York'a kadar yükseliyorduk...




İlk oyun filmdeki birçok klasik sahneyi oynamamızı sağlıyordu. Ayrıca Genco Zeytinyağları şirketi dahil filmdeki bir çok mekanda dolaşabiliyorduk. Hayranlıkla izlediğimiz bu kişilerle muhabbet bile edebiliyorduk. Özellikle Don Vito Corleone ile bire bir görüştüğümüz ve "Aile"'ye alındığımız sahnede tüylerim diken diken olmuştu müthiş bir deneyimdi. Sonra adamın biriyle tanıştık ve kendini Michael Corleone olarak tanıttı. İçimden hayır sen Michael değilsin, gerçek Michael'a ne yaptınız diye bağırmak geldi. Ancak lisans konusunda keseyi bol tutan EA Al Pacino ile anlaşamamıştı. Bu yüzden kara kuru bir adamı Michael farz edip maceramıza devam ettik. İlk oyunu başyapıtlıktan son anda emekli sorun şuydu. Baba öldükten sonra yani oyunun aşağıya yukarı yarısı bittikten sonra, artık adam akıllı yapacak bir şey kalmıyordu. Oyunda bize tek kalan şey, kafamıza göre kıyafetlerimizi değiştirip, yeni haraç alacak mekanlar bulup, masum insanları öldürmekti. Ayrıca Don of New York olmamıza rağmen hala ayak takımı adamların bize laf sokarcasına konuşması yapay bir duyguydu. Ancak iyisiyle kötüsüyle The Godfather: Game ilk filmin havasını ve ciddiyetini gayet iyi yansıtıyordu.  

Don öldü yaşasın yeni Don!

— Beş yıl içerisinde Corleone ailesi tamamıyla yasal olacak…
Don Michael Corleone

İlk oyunu beğenerek oynamıştım. Her ne kadar eksi yönleri olsa da bir o kadar da eğlenceli artıları vardı. Ancak EA oyun yüzünden büyük bir zarara uğradı. Herkes maceranın sonunun geldiğini düşünürken, firma devam oyununu duyurdu. Aynı film serisi gibi The Godfather Part 2 oyun dünyasında da devam edecekti. Anlaşılan EA, Sims'den kazandığı paraları bu oyun için harcıyor. Part 2 seyirciler tarafından beğenilen az sayıdaki devam filmlerinden biridir. Ancak bu haberi duyduğum zaman benim için en büyük sorun ikinci filmin tamamıyla Michael Corleone üzerine kurulmasıydı. EA, Al Pacino'yla anlaşmaya varamadığı için bu karakteri nasıl yansıtabileceklerdi. EA bir sürü geliştirme sözü verdi, ilginç ekran görüntüleriyle yine ilgimizi çekti. Yapacağı yeniliklerle birlikte oyunu beklenilen bir proje yaptı. Şimdi sorun yeni baba eskisinden güzel mi olacak yoksa klasik bir gelen gideni aratır durumu mu yaşayacağız. Oyun bol kanlı bir EA reklamıyla başlıyor. Bu reklam oyunda ketçap gibi kan kullanacağız hazırlıklı olun tarzında bir uyarı olmuş. Yine çok gelmiş bir karakter yaratma ekranıyla karşılaşıyoruz. Burada hemen dikkat çekecek şey yeni geliştirdiğimiz karakterin ilk oyundakine kıyasla daha yaşlı olması. Yüzünde hafif kırışıklıklar var. Hikayenin geçtiği yıllar oyuna moda olarak yansıtılmış. Açık mavi, pembe renklerindeki takım elbiseler İspanyol paçalar, insanın yüzünü kaplayan maske gibi güneş gözlükleri. Ama aynı zamanda günümüze yakın kıyafetler de oyunda var. Oyun Cuba’da başlıyor. Aslında bu filme göre hikayenin ortası. Ama işin komik kısmı kronolojik olarak başlangıçtan önce geçen kısımları da oynamamız. Kısacası, sadece mafya oyunu değil zamanda yolculuk tabanlı bir bilimkurgu da olmuş, tabii yerseniz…




Her mafyanın hayali bir devletle anlaşıp tamamıyla yasal hale gelip istedikleri gibi para kazanmaktır. Fidel Castro'nun devrimci asilerinin karıştırdığı Küba hükümeti, asileri durdurmak için mafyayla anlaşma yoluna gider. Hyman Roth'un sağlam kaynakları sayesinde, parasını Küba'ya yatıran mafya babaları bu ülkede yasallık kazanacaktır. Bir yandan da artık ömrünün sonuna gelen Roth, ölümünden sonra sahip olduklarını diğer Don'lar arasında paylaştırmaya başlar. Ancak tüm bunlar olurken Castro'da devrimini gerçekleştirir ve her şey çöpe gider. Bu devrim olurken biz de oyunun eğitim bölümünü oynuyoruz. İlk oyunda yönettiğimiz Aldo Trapani, artık Michael'ın sağ koludur biz de onun emri altındaki bir adamız. Yeni karakterimizin adı Dominic Corleone. Bu soyadı nasıl aldığı bilinmiyor ve benim en çok aklımı karıştıran olayda bu. Anlaşılan Corleone ailesinde birisi rahat durmamış. Aldo ve Dominic Don Michael için kendilerini siper edip yolu açarken bizde hareketleri öğreniyoruz. Amacımız hava alanına ulaşmak. Küba’nın devrim yaşadığı o kaotik ortam çok iyi yansıtıldığını not düşmek isterim. Havaalanına ulaştığımız zaman, yolu tel örgülerle örtülü olduğunu görüyoruz. Aldo, İsviçre Çakısı ve Mcguyver karışımı bir şekilde tel örgüyü kesip yolu açıyor. Ancak kör bir kurşunla hemen orada ölüyor. Bunun üzerine ölenle ölünmez mantığında olan Michael Corleone Aldo'nun görevini bize veriyor ve artık yeni Don (ya da Don Kişot oluyoruz, ne kadar çok Don ismi geçti, artık ben de sıkıldım bu işten! - Emre Acar) oluyoruz.

Sen gel, sen de gel, sen gelme!

Eminim herkes Michael Corleone'nin modellemesini merak ediyordur. Ne de olsa tüm hikaye onun üzerine kurulu. Ancak karakter Al Pacino'dan çok İlyas Salman ile Andy Garcia kırması biri olmuş. Üstelik giyim zevki de çok kötü. Yapımcılar Al Pacino'yla kırılan kalbimizi kendi ailemizi kurmamıza izin vererek düzeltmeye çalışmışlar. Bu oyunun temel değişikliği artık, kendimize aile kurup sokakta çete olarak dolaşabilmemiz. Kısacası kahveden adam toplayıp, mekan basıp ve aksiyona giriyoruz. Adamları sağda solda ve Corleone malikanesinde bulabiliyoruz. Hepsinin bir yeteneği var. Kundakçı, sıhhiye, kasa açıcı, bombacı ve mafyanın olmazsa olmazı güçlü kuvvetli bir adam seçebileceğimiz yeteneklerden. Bu karakterlerin hepsinin ayrıca bir kişiliği de var. Kişilikleri hareketleriyle kendini gösteriyor. Ama sakın bir RPG oyunundaki kadar detaylı sanmayın. The Godfather kitabını ve filmlerini efsane yapan bir başka unsur ise repliklerinde en az kurşunlar kadar öldürücü olmasıydı. Artık karakterle konuşurken diyeceğimiz lafları biz seçiyoruz. Ekranda ok tuşlarıyla yönlendirilebilen farklı replikler var. Hangisini seçersek konuşma o şekilde devam ediyor. Ama yine RPG'lerin aksine bu konuşmaların karizma yapmak dışında senaryoya pek bir artısı yok. Konuşma olayının üzerine gidilip, karakterlerle olan iletişimimiz artabilirdi. Ya da direk senaryoyu derinden değiştirecek şeyler yaşayabilirdik… 

Başta yanımızda sadece bir kişiye dolaştırabiliyoruz ancak senaryo ilerledikçe bu sayı üçe çıkıyor. Yanımızdaki bu adamlar oyunun akışını çok değiştiriyor. Mekan baskınlarında hepsinin yeteneklerine ihtiyacımız var. Sıhhiye ise kesinlikle mutlaka her ekipte bulunmalı. Biz ya da adamlarımızdan birisi ölünce sıhhiye yanına geliyor bir iğne vuruyor ve o kişi ayaklanıyor. Bu ölüyü dirilten iğneyi de oyunun fantastik unsurlarından sayabilirsiniz. Kasa açıcı olmadan zengin olmak mümkün değil. Bombacılar ise girilemeyen her mekanı bizim için yol geçen hanına çeviriyor. Kaba kuvvetli karakterimiz ise kapalı kapılara bir omuz atarak açıyor. Ayrıca emir verdiğimiz insanları çaktırmadan öldürebiliyor. Bu karakterler sayesinde oyuna bir nevi taktik aksiyon havası da verilmiş. Ancak emir komuta zinciri çok zayıf ve az. Sadece yapabildiğimiz köpek çağırır gibi ıslık çalıp adamları yanımıza çağırmak, onların özel güçlerini kullanmasını istemek ve belirli bir yere gitmelerini emretmek. Bu sistem çok daha geliştirilebilirdi bu haliyle sırf oyunda bulunsun diye konulmuş gibi duruyor. Kendimize 8 kişilik mini bir aile kurabiliyoruz. Adamlarımızı terfi ettirme şansımız da var. Onlar terfi ederken seçtiğimiz yeni bir özelliği de kazanıyorlar. Bu şekilde her birinin en az iki tane özelliği oluyor. Üç adamımızda terfi ettiği zaman yanımızda hemen her özellikle birileri olmuş oluyor. Peki, geriye kalan adamlar ne işe yarıyor? Onları da süs olsun diye almıyoruz…

Mafia: Total War

The Godfather Part 2'nun başka bir özelliği ise Don's View. Aslında bu içinde bulunduğumuz şehrin haritası. Ancak bu sefer daha da geliştirilmiş ve bu harita üzerinde emirler verebiliyoruz. Kullanmadığımız diğer 4 adamı bu harita üzerinde mekan baskınına yollayabiliyoruz. Böylece her baskına kendimiz gitmek zorunda değiliz. Zaten koskoca Don olmuşuz her işle biz mi ilgileneceğiz? Oyuna bu şekilde strateji unsurları da eklenmeye çalışmış. Don's View sayesinde şehirde olan biten her şeyi görebiliyoruz. Kim nereye saldırıyor, hangi mekan kime ait gibi temel bilgiler buradan takip ediliyor. Ayrıca, kendi ailemiz ve düşman ailelerimiz de kimler olduğunu da görebiliyoruz. Oyundaki mekanlar mağaza zinciri misali bir bağlantıya sahip. Belirli başlı kategoriler altında toplanıyor. Bu zincirler tamamlanınca oyun bize bir bonus veriyor. Kurşun geçirmez yelek, zırhlı araba, daha çok cephane taşıma imkanı, yanıcı mermiler bu bonuslardan bir kaçı. Ancak bu bonusların görsel olarak oyuna zararı var. Çünkü karakterin üstünde gözüküyorlar ve onları istediğimiz zaman giyip çıkartma şansımız yok. Haliyle karizmatik mafya babamız bir anda belinde, kurşun kemeri ve takım elbise üzerine kurşungeçirmez yelekle dolaşıyor. Bu haliyle o detaylı kıyafet değiştirme sistemini baltalamış oluyor. Don's View'de kendi karakterimizi ve yanımızdaki adamların özelliklerini geliştirebiliyoruz. Daha hızlı kurşun değiştirme, daha iyi nişan alma, daha dayanıklı olma gibi bir sürü alınabilecek yetenek var. Bunları satın almakta oyuna eklenen strateji unsurlarından birisi. Gelelim herkesin merak ettiği mekan basmaya. İlk oyun da her mekanın iki sahibi vardı birincisi görünen yasal yüzü diğeri ise bizi ilgilendiren yasa dışı yüzü. İki mekan sahibini de ikna edip mekandan haraç almaya başlıyorduk. Artık her mekanın tek sahibi var bu yerlerin büyüklüğüne göre onlara ulaşma zorluğu da giderek artıyor.

Tam teçhizatlı bir ekip ile mekan basmak daha kolay. Böylece onlarca adamla dövüşmeden duvarları patlatıp, kolay yolları bulup mekanın sahibine ulaşabiliyoruz. Mekanın içindeki, adamlar telefonla yardım çağırabiliyor. Savaşta üstünlük kazanmak için, binanın elektriğini kesmek ya da yangın çıkartıp kısa sürede panik yaşatmak mümkün. Ancak yapay zeka o kadar geri zekalı ki, düşmanlar adam gibi karşılık vermek yerine sadece Allah ne verdiyse üzerimize doğru saldırıyorlar. Bizde sırayla hepsini temizliyoruz. Burada dövüş sistemi devreye giriyor. Bir tabanca, bir makineli tüfek, pompalı tüfek, magnum tabanca ve snipera sahibiz. Ayrıca, bomba, Molotof kokteyli ve dinamit gibi patlayıcılarımızda var. Bir de insanlığın eski dostu her türlü sopa cinside kullanabilir silahlar arasında. Eğer yetmediyse sağdan soldan şişeleri kapıp düşmanın kafasında kırıyoruz. Her silahın kendine has idam etme yöntemi var. Bu yöntemler oyunun en ilgi çekici yanlarından birisi. Oynanışı tek düzelikten eğlenceli bir hale getiriyor. Üstelik idam animasyonları gerçekçi bir şiddete de sahip. Mesela yumrukla idam ettiğimiz bir adamın ağzı burnu yamuluyor. Kafasına silah dayayıp vurduğumuz kişilerin kanları etrafa sıçrıyor. Ancak işimiz bittikten sonra bir bakıyoruz ki o da ne?




Düşman cesetleri bir den ortadan kayboluyorlar. EA grafiksel olarak oyun rahat oynansın diye her şeyi yapmış. Şimdi mekanı ele geçirmeye dönecek olursak, her mekan sahibinin kendine has korkuları var. Onları yola getirmek için bunları kullanmak lazım. Bazısı mala gelen zarardan korkuyor bazısı dayak yemekten, bazısı silahla vurulmaktan, bazısı ise yüksek yerlerden aşağıya doğru sarkıtılmaktan. Yukarıda mekan sahibinin canını ve iradesinin derecesinin gösteren barlar var. Her mekan sahibinin iki tane kritik noktası var birincisi yola gelip paraları sökülmeye başladığı nokta. Diğeri ise bu noktanın bitiminde başlayan cinnet geçirip bize karşılık verme. Mekan sahipleri yola gelme noktasındayken giderek daha fazla para ödüyorlar. Ancak onları yine de fazla zorlamayın. Artık ilk oyundaki gibi mekanı aldık alemin kralıyız mantığı yok. Çünkü diğer aileler acayip kinci hemen karşı bir saldırıyla mekanı sizden geri alıyorlar. Bu da uzun süren bir strateji savaşını başlatıyor. Bundan kurtulmak için çeşitli yollar var. Birincisi mekana koruma kiralamak. Don's View üzerinden yapılan bu özellik biraz pahalı. Çünkü savaşlar kızıştıkça düşman daha fazla kişiyle geliyor ve korumanın sayısını artırmak gerekiyor. Sonuçta bir bakıyorsunuz günlük gelirin yarısı korumalara gidiyor. Ya da her mekana yapılan saldırıya bizzat müdahale etmek lazım. Başka bir yöntem ise boştaki adamları oraya yollamak. Eğer adamla iyi eğitimliyse çıkan çatışmadan sağ çıkıyor. Özellikle Underboss olmuş bir adamı buraya yollarsanız düşmanın hiç şansı yok. Bir sonraki yöntem ise düşmana misilleme yapmak… 

Mafyanın iyilik yap iyilik bul felsefesi


-Bir gün ki tabi o gün hiç gelmeyebilir de, senden benim için bir şey yapmanı isteyeceğim…
Don Vito Corleone

The Godfather Part 2 filminde halim selim Vito Corleone'nin biraz kaderin zorlamasıyla nasılda Don Corleone'ye dönüştüğünü görüyorduk. Baba her zaman, bir iyiliğin karşılığının paranın bile sağlayamayacağı büyük bir güç olduğuna inanırdı. Bu şekilde gücünü ve namını kazandı. Oyunda bize bu imkanı veriyor. Sokakta dolaşırken, kafasının üzerinde anahtar ya da para olan kişiler görüyoruz. Para olan insanlar para karşılığında bizden bir iyilik istiyorlar. Anahtar ise iyilik karşılığında düşman ailelerin kilit elemanlarının nerede olduğunu gammazlıyor. En ilgi çekici olan ise, nüfuslu insanlara yaptığımız iyilikler. Bunun karşılığında onlardan nüfuslarını bizim lehimizde kullanmalarını istiyoruz. Düşman aileden birisini temizlemek için Don's View'e giriyoruz ve bu kişiyi öldürmek için onu işaretliyoruz. Ölüm işareti denilen bu yöntem diğer ailelere gözdağı ve mesaj vermek için geliştirilmiş. Ancak bu kilit kişileri canımızın istediği gibi öldüremiyoruz. Her biri için özel bir yöntem gerekli. Eğer bu özel yöntemi uygulamazsak kişi ölmüyor 15-20 dakika sonra tekrar spawn oluyor. Özel idam yollarıyla öldürdüğümüzde ailenin gücü ve saldırıları da azalmış oluyor. Bir aileyi tamamıyla ortadan kaldırmak için ise, onların tüm mekanlarını ele geçirmek lazım. Daha sonra ise liderlerinin olduğu eve baskın yapıp bu evi patlatıyoruz. İyilik sistemine geri dönecek olursa, iyilikler bir mekanı basıp orayı darmadağın etme, birilerini öldürme ve birisini sadece dövme şeklinde ayrılıyor. Evet kulağa müthiş bir sistem gibi gelebilir ancak bir süre sonra her şey rutine bağlıyor. Oyunun en kötü yanı da zaten bu rutinlik oluşturuyor. Tüm bu yenilikler sadece yeni rutinlikler doğurmuş. Favor yani iyilik menüsü bu rutinliği bozmak için yaratılmış. Nüfuslu kişiler, polisleri üstemizden çekme, düşman ailenin elemanlarını hapisse atma gibi iyilikler yapabiliyorlar. Bunlar için belirli bir ücrette ödemek lazım…

Gelelim diğer bir merak edilen noktaya yani arabalara. Dönemin arabaları Cadillac tarzı, American Muscle'lar ve Station Vagonlar oyuna güzel yansıtılmış. Hepsinin hızı ve özellikleri farklı olmuş. Ancak modellemeleri biraz yapay duruyor. Bulunduğumuz semte göre, ucuzdan pahalıya doğru birçok araba etrafta dolaşıyor. Ancak öyle gerçekçi ve yaşayan bir trafik yok. Yoldan bir araba çalarken etrafta görgü tanıları oluşuyor. Bu görgü tanıklarını susturmak için ya onlara para veriyoruz ya da gözlerini korkutuyoruz. İki yöntemde oyuna ayrı bir hava katmış. İnsanın kendini mafya gibi hissetmesini sağlıyor. Oyunun hikaye sistemi ise bize 9-10 saatlik bir oynanış sunuyor. Küba'da başlayan macera, New York, Florida ve tekrar Küba'da son buluyor. Hikaye de filmdeki olayların için entegre oluyoruz. Filmde Corleone ailesinin başı devletin açtığı soruşturmayla dertte olduğu için, Michael tüm işleri yavaş yavaş bize bırakıyor. Bu sayede yapımcılar hem Al Pacino derdinden kurtulmuş hem de oynanışa yenilikler katmaya çalışmış. Bu hikaye görevleri rutinlikten uzak durmak ve kendine has bir senaryosu olsun diye bizi hiç beklemediğimiz yerlere götürebiliyor. Mafya babalığını bırakıp, Fidel Castro'ya suikast düzenlemeye bile çalışıyoruz. Sonuçta ana görevler bittiği zaman, Michael'ın emriyle tüm aileler arasında topyekun bir savaş çıkıyor. Bundan sonra amacımız her mekanı ele geçirip diğer aileleri ortadan kaldırmak oluyor…




Oyunun grafiklerini en sona sakladım çünkü onlara özel bir ayırmak lazım. Bunun nedeni müthiş olmaları değil garip ve yetersiz olmaları. Oyunda iki tarz grafik var. Birincisi sinematik gibi sahnelerde giren ve düzgün grafikler. Diğeri ise her şey tüm ayrıntısına kadar açık olmasına rağmen pek de tatmin etmeyen normal oynanış grafikleri. Bizim karakterimizin ve Tom Hagen gibi ana karakterlerin detayları müthişken, etrafta dolaşan diğer insanlar çok yapaylar. İlk oyundaki ağır mafya havası bu oyunda bozulmuş. Her şey de şeker renkleri hakim olmuş. Bekli, oyunun geçtiği dönem böyle olabilir ama yine de bu haliyle çoğu zaman etraf çizgi roman gibi duruyor. Sesler güzel müzikler ise döneme uygun. Ancak ilk oyunda müzikler daha iyi kullanılmıştı. Bu sefer arabada radyo dinleme özelliğine sahibiz. Hatta yaptığımız şeyleri az da olsa anlatan bir radyo kanalı bile var. Müzikler en iyi radyo kanallarında kullanılmışlar. Yanımızdaki adamlar, arabanın içinde giderken bizimle konuşuyor ya da aralarında sohbet ediyorlar. Bu güzel ve hoş bir ayrıntı olmuş bir de sürekli aynı şeyleri söylemeseler daha da iyi olacaktı. Banka soymak ve gelişmiş silahlar bulmak ise oyunun olmazsa olmazları. Özetle, The Godfather Game Part 2 ilk oyundaki havayı pek yakalayamamış. Yapımcılar güzel ve yaratıcı fikirlerini istedikleri gibi oyuna adapte edememişler. Başyapıt olma şansı olan bir oyun orta şekerli bir hale dönüşmüş. Özellikle yanımızdaki adamların her yere ışınlanma sorunu oyunun gerçekçiliğine büyük darbe vuruyor. Mesela arabaya bizim adamları almayıp yola devam ettiğimiz de ilk durduğumuz yerde karşımıza çıkıyorlar. En azından onlar da araba çalıp peşimizden gelebilirdi. Senaryo olarak ise suikast görevi yerine bir şekilde geçmişi öğrenip, Vito Corleone’nin gençliğini oynayabilirdik. Diğer mafya aileleri hiç gerçekçi durmuyor. Yaptıkları saldırılar bir makinenin elinden çıktığı çok belli. Oyun belki bir GTA ya da Mafia değil ancak ikisinin de olmadığı şu dönemde müthiş bir eğlence vaat ediyor. Tüm eksikliklerine rağmen, istediğimiz gibi giyinme özelliğiyle birlikte insanı eğlendiren ve içine çeken bir yapım olmuş. Artık EA üçüncü oyunu yapar mı meçhul ama eğer yeni projeye yeşil ışık yakacaklarsa bu oyundan çok ders çıkartmaları lazım. Fikirler doğru uygulanırsa en sonunda bir başyapıt çıkartabilirler. Eğlenmek ve sokaklarda çaka satarak dolaşmak ve klasik bir filmin havasını yakalamak için iyi bir seçim. Tabii önce bazı şeyleri göze almanız gerek…



 
 
 
ESRB ve PEGI derecelendirme kuruluşları bu oyunu içeriği itibarıyla 18 yaş ve üzerindeki oyuncular için önermektedir.

 
  Bugün 7 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol